KAMURAN ESEN
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

MUDURNU KADINLARININ ELİŞLERİ

MUDURNU KADINLARININ ELİŞLERİ
A- A+ Paylaş

Yıllarca okumamış, okutulmamış Türk kadını; yazıdan yoksun kalınca ve bir de toplum baskısından bunalınca; duygu ve düşüncelerini şekillere, renklere dökmüş. Dokuduğu bezlere,  halı ve kilimlere, işlediği oyalara yansıtmış içini. Türk kadını ve Türk kızı, elişiyle âdeta bir kitap dokumuş. Dokuduklarını ise, ancak o kitabın dilinden anlayanlar okumuş. Günümüzde ise; aydın, okumuş Türk kadını, yaptığı elişlerinde gönül seslerini dillendirmeye devam ediyor.

***

Anadolu’da renklerin de dili vardır, şekillerin de. Bir elişinde gaga gagaya vermiş iki kuş, kara sevda demekmiş. Karşılıklı işlenen iki çengel; yavukluya, al beni, yoksa alacaklar beni göndermesiymiş. Elişine sarıyı fazla vuran kız, aşk derdiyle sararıp soluyor demekmiş. Kırmızı aşk, yeşil murat, mavi umut, beyaz mutluluk anlamına gelirmiş. Kırmızı giymek mal zenginliğinin; mor giymek ise gönül zenginliğinin işaretiymiş. Siyah üzüntüyü, pembe bozuntuyu dile getirirmiş. Getirmesine getirirmiş de, bunların anlamını, ancak bilen bilirmiş, arif olan anlarmış. Demem  o ki; atalarımızdan bize kalan kültür mirasımızın bir kolu olan el sanatları;  çıktığı elin, kadınların taşıdığı yüreğin iç sesleriymiş. Bu iç sesleri okumak ve anlamak için de; renklerin ve şekillerin dilinden anlamak gerekirmiş.

***

Zamanın birinde bir oba beyi, obasını gezerken bir çadırın önünde bir kilim görmüş. Kilim, temizlenmek üzere dışarı çıkarılmıştır. Oba beyi, şöyle bir göz atmış kilimdeki renklere ve şekillere. Anlarmış, kilimdeki renklerin ve şekillerin dilinden. Sonra da yanındaki adama, tez bulun bana bu çadırın sahibini, huzuruma getirin demiş. 

Bu çadırda baba ile  kızı yaşıyormuş. Çadırın sahibi bulunmuş ve oba beyinin huzuruna çıkarılmış. Bey şöyle demiş köylüye: “Senin bir kızın var ve sen kızını sevmediği birine veriyorsun. Oysa, kızın gönlü başkasında.”  Köylü şaşırmış ve itiraf etmiş: “Evet beyim, haklısın.  Kızım, bir çobana gönül vermiş. Çobanla evlenirse, ömür boyu yoksulluk çeker. O nedenle, kızımı şehirden bir bey istedi ben de ona verdim, ömür boyu rahat etsin diye. Ama beyim siz bunu nerden biliyorsunuz?"….Oba beyi şöyle demiş: “Çadırın önündeki kilimin renklerinden, şekillerinden anladım. Kilimde hüzün vardı, göz yaşı vardı, ayrılık vardı. Ama kızına söyle, kırmızıyı fazla vurmuş kilime. Az daha yanılacaktım.  Şimdi sana bir deve ve bir kese altın veriyorum Var git, kızını çobana ver. Sevenleri ayırmak günahtır.”…………Demem odur ki; Anadolu’da renklerin ve şekillerin dili vardır. Görebilene, anlayabilene.

***

Kadınların yaptığı elişleri, bunu yapanların başında, eteğinde, yeleğinde, ceketinde  gösterir kendini. Özellikle başta. Anadolu’da kadının güzelliği başından başlar çünkü.  Hem de yüz yıllar öncesinden beri. Giysiler;  yöremizin iklim koşullarının, sosyal dokunun, gelenek ve göreneklerin etkisinde bulunmakla birlikte, nerede olursa olsun, kadın önce baş güzelliğine önem vermiş, süslenmeye başından başlamış. Küpelerle, gerdanlıklarla veya kolyelerle tamamlamışlar baş güzelliklerini. Bu nedenle baş güzelliği, süslenmenin başında gelmiş hep. İğne oyalı baş örtüleri örtmüşler renk renk, desen desen. Anadolu’da bir söz vardır: ”Güzelin başına, ağanın aşına, atın dişine bakılır.”...Anadolu’da güzel, başından belli olur. Bu yüzden,  Anadolu kadınının başı, bir çiçek buketi gibidir. Renk renk, salkım salkım, ışıl ışıl. Mudurnu kadınları; yaptıkları iğne oyalarıyla önce başlarını süslemişler eskiden beri. Başlarına oyalı yemeni- cember örterek; kına gecelerinde ise başlarına gül- tomurcuk ve yaprak motiflerinden oluşan gelin tacı takarak yapmışlar bunu. Ve hâlâ yapmaya devam ediyorlar.

***

Mudurnu kadınlarının yaptıkları iğne oyaları, canlı bir çiçek gibi. Bu oyalara verdikleri adlar,  kendi yaşamlarından. Örneğin: Kaynana Dili, Şehriman Tepesi, Karaaslan Çiçeği, Kaynana Yüreği, Hercail Oya, Kiraz Oya ,  Karanfil, Elti Eltiye Küstü, Meşe yaprağı …. Mudurnu Kadını; Anadolu Kadınının iç dünyasını,   onların yürek çırpıntılarını el işlerinde, özellikle iğne oyalarında  çok güzel yansıtıyor. Mudurnu kadınları; iğne oyalarıyla, dantellerle, kanaviçelerle, bez dokumalarla  konuşuyorlar.

***

Yapılan bu elişleri günlük yaşamda kullanıldığı gibi, bir kısmı da ceviz sandıklarda korunuyor. Mudurnu kadınlarının hemen hepsinin bir sandığı bulunur evlerinde. Yetişkin kızları veya aileye katılacak gelin için mutlaka bir üçetek ve bindallı bulunur o sandıklarda. Kızlar için üçetek, gelinler için bindallı. Kızlar evlenip gidince, nasıl olsa kayınvalidesi ona bir bindallı verecektir. O nedenle üçetek kıza düşer, bindallı geline.

***       

Eski yıllardan kalma, son yıllarda artık çok az dokunan bezden yapılmış çarşaf, mutlaka bulunur. Sandıklarda ayrıca; iğne oyalı onlarca cember(yemeni), kına gecelerinde  üçetek veya bindallı giyen kadının başına taktığı iğne oyasından yapılmış taç, bunun üzerine örtülen pullarla işlenmiş çatkı, gümüş kemer mutlaka bulunur. 
Bunlardan başka; eski yıllardan kalmış top entari, Şile bezine benzeyen ve adına “kız kıvrağı” denilen beyaz dokuma kumaş,  yarım bindal(ceket şeklinde), bez dokumadan yapılmış erkek iç gömlekleri, kaneviçe işli çarşaflar, yatak takımları, yastık örtüleri, işlemeli seccadeler, “grepdemor” denilen iğne oyalı namaz örtüleri, dantelli havlular, yağlık, çevre(işlemeli ve kare- dikdörtgen şeklinde örtüler) mutlaka bulunur. 
Sandıklar dikkatle korunur. İçindekiler özenle muhafaza edilir. Ve o sandıklar hep kilitlidir. Ne zaman bir ihtiyaç doğar; sandığını kilidi işte o zaman açılır, alınacak olan eşya sandıktan alınır ve yine özenle kilitlenir. Kilitleme sebebi; sandıktakiler tozlanmasın , kirlenmesin diyedir.

Sabırla, özenle, sevgiyle, titizlikle üreten tüm kadınlarımıza ve kızlarımıza selâm olsun.

 

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

4 yorum yapılmış

  • Arzu Sarıyer (6 ay önce)
    Çok güzel, keyifle okudum.Çok severim el işlerine, sanattır her biri... Teşekkürler Kamuran öğretmenim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hülya Uysal (6 ay önce)
    Kaleminize,yüreğinize sağlık 🙏😍🥰🌺🙏.. Teşekkürler 🙏😊😍🩵...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ayşe Candan Tunç (6 ay önce)
    Kamuran hanımın yazılarını özlemistim ,sayenizde tekrar okuma imkanı buldum. Yazının icinde satır aralarında kayboluyor kendimi Mudurnu sokaklarında buluyorum . Teşekkürler.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Teşekkür ederim ilginize ve beğeninize. Sevgiler Candan Hanım.
    %100
    %0
    Yanıtla

KAMURAN ESEN yazıları